Hayvancılık sektörü için, bir türlü istikrarlı politikalar geliştiremedik. Hep kısa vadeli çözümler ürettik. Bu nedenle, sektörün üreticileri hep endişeliler. Çünkü en küçük ekonomik krizler her an üretici işletmelerini işlemez hale dönüştürebilmektedir. Yıllarca biriktirdikleri potansiyel, hayat bulmadan heba olabilmektedir. Emeğin bu şekilde erimesi ülke ve insanlık için büyük bir kayıp. Bu süreçte işletme sahiplerinin %30’luk erimeyi ekstradan karşılamaları gerekir. Fakat bu masrafa ne kadar güçleri yetecek, önümüzdeki dönemde şahit olacağız.
Hayvancılık sektörü için, kalıcı stratejiler geliştiremediğimiz ve her alanda dışa bağımlı olduğumuz için, en küçük bir ekonomik kriz yıllarca üretilen emeği heba edebilmektedir.
Ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen ve geniş bir istihdam alanı oluşturan Tarım ve Hayvancılık hep üvey evlat muamelesi görmektedir.
Toprağıyla, güneşiyle, insan gücüyle, bilgi ve birikimiyle hayvancılık alanında, öncü olmamız gerekirken, Dünya’da en çok hayvan ithal eden ülke olduk. Bu alanda, yüklü paramız ülke dışına akmakla birlikte, ithal edilen hayvanlarla, ülkemizde olmayan hastalıklarla da tanışmaktayız.
Kesiminin nasıl yapıldığını bilmediğimiz etlerle beslenmeye mecbur bırakıldık. Kendi hayvanımızı üretip, geliştirerek üreticilerimize sahip çıkmak geleceğimizi şekillendirecektir. Gıda alanında kendimizi geliştirip, zenginleştirmeden, diğer alanlarda da söz hakkına sahip olamayız.
Hayvancılık alanında, ilaçların, aşıların, spermaların büyük bir payı ile dışarıya bağımlıyız. Bu nedenle bu sektörde kazandığımız sermayenin büyük bir kısmı dışarıya akmaktadır. Üniversitelerimizin sayıca çok olmasına rağmen bir kuduz aşısını üretememekteyiz.
Sektörü büyük bir çıkmaza sürükleyen diğer faktör ise, yem fiyatlarının sürekli yükseliş göstermesidir. Yem fiyatlarındaki sürekli artış üreticilerinin hayvanlarını besleyemez duruma getirdi. Bu nedenle sütçü hayvanlara yakında kesim dışında bir alternatif kalmayacaktır. Sütçü hayvanların kesimi demek, üretimin ve çoğalmanın bitirilmesi demektir. Yani sektörün iflası demektir.
Bilinçli bir şekilde üreticiye destek veremezsek, ayakta kalabilmesi için çaba sarf etmezsek, ithalata tam bağımlı hale geliriz. Üretimin devam etmesi için küçük ve büyük işletmelerimiz ile diyaloga geçip, sektöre ivme, moral kazandırmamız gerekir.
Bu krizi fırsata dönüştürerek bu alanda öncü olabiliriz. Yeter ki kurumlar işlevlerini yerine getirebilsin.
Sektörü kazançlı hale getirmemiz lazım, çünkü Tarım ve Hayvancılık hayattır.
Veteriner Hekim Ömer Aladağ